Ads Top

DİLİMİZİ KAYBEDİYOR VE YABANCILAŞIYORUZ!


İşadamı Akkoyun;  işyerlerine ve ürünlere yabancı isim koyma merakının, anadilimiz Türkçeyi, kullanılmaz hale getirdiğini belirterek “Bu dil ve kültür kirlenmesine dur demek için, dilimizi, işyerlerimizi, ürünlerimizi yabancı isimlerden arındırmalıyız” dedi.
Caddeye çıktığımızda etrafta Türkçe konuşan olmasa kendimizi yabancı bir ülkede hissetmememiz mümkün değil.
Şirketlerin Türkçe isimle kurulmasına karşılık bu şirketlerce açılan mağaza ve büroların yabancı isimle adlandırılmasının talihsiz bir alışkanlık olduğunu dile getiren Akkoyun, “Çocuklarımıza isim koyarken, nasıl kılı kırk yarıyorsak, anlamlarını araştırıyor, Türkçe olmasına özen gösteriyorsak, aynı özeni işyerlerimize isim koyarken de göstermeliyiz. Nasıl çocuğumuza Hans adını koymuyorsak, işyerlerimize de, ürettiğimiz ürünlere de yabancı isimler koymamalıyız.
Kaliteli mal izlenimi vermek için ürünlere İtalyan, Fransız etiketi koymakla kendi sanayimizin kuyusunu kazıyoruz. Kendi hakkımızı ellerimizle başkalarına devrediyoruz. Adeta kendi dilimizi küçümsüyoruz ya da dilimize güvenmiyoruz.
Halbuki, Türkiye artık her alanda her teknoloji ile rekabet edebilecek güçte. Türk markalarını giysilerimizde, tabelalarımızda neden gururla taşımayalım? Bu alışkanlığı artık sorgulamamızın zamanı gelmedi mi?
Türkiye global ekonomide ki yerini kendi kimliği kendi ana dili ile almalı! Gerçi bunun zamanı geldi de geçiyor bile!
Balık yerine fish, ev yerine house, demekle kimliğimiz değişmiyor ama olan Türkçeye oluyor.

Nedir bizi kendi kültürümüzden bu kadar uzaklaştıran şey? Başka ülkelerin, öz dillerini, kendi kültürümüzün içine girdirmek bize ne kazandırıyor? Anlamını bile bilmediğimiz, isimlerle açılan kafeler, işyerleri koyulan yabancı isimlerden dolayı daha mı iyi iş yapıyor?
Birçok insan, yabancı isimli bir kafede iken kendisini arayan arkadaşına kafe isminin telaffuzunda zorluğundan dolayı, bulundukları yerin tarifini bile veremiyorlar.
Kendi ülkemizde, neden bizlere bu olumsuzluk yaşatılıyor. Neden yabancılaşmaya bu kadar özenti duyuyoruz?

Yurt dışına gidenler bilir. Hiç bir kafe ya da buna benzer yerlerde, Türkçe bir isim göremezsiniz. Onlar kendi ülkelerine ve kültürlerine, sahip çıkıyorlar.
Onlar bizi önemsemezken, bizler onların markalarını kullanmakta yarış halindeyiz. Onların kahvesi, onların parfümü, onların marka kıyafetleri…
Tekstilde bizden önde hangi ülke var. Bizim ürettiklerimiz, başka ülkelerde marka olup geliyor. Kendi kültürünü, koruyamayan bizler, onların kültürlerine destek veriyoruz. Yapmayalım artık bunu!
Şimdi şuan kendi kültürümüze ve dilimize sahip çıkmazsak ve kendimize bile yabancılaşırsak ileride çocuklarımıza, kendi kültürlerimizi nasıl anlatacağız  merak ediyorum doğrusu!
Türkçe’miz neden böyle bilinçsizce dejenere ediliyor? Yabancı ülkelerde niye böyle bir davranış sergilenmiyor? Yabancı milletler kendi dillerine daha çok ihtimam gösteriyorlar. Kendi dillerini önemsiyorlar.
Bir ABD veya Avrupa ülkelerinde niçin bir Türkçe isim veren yabancı esnaf göremiyoruz. Oysa ülkemizde binlerce yabancı isimlerde işyerleri var, neden?
Şu gerçeği biliyoruz, İngilizce hem bilim hem de ticaret dili. Yani İngilizceyi bilmek zorundayız ama böylede bilinçsizce Türkçe’yi  katletmek doğru değil. Hem milletimize hem de Türkçe’mize büyük saygısızlıktır.
Hadi gelirin büyük bir kısmını turizmden sağlayan esnaflar veya turizm şehirlerinde böyle bir yaklaşıma bir dereceye kadar anlam vermek mümkün ama Anadolu’muzun turist uğramaz, turizmle alakası olmayan esnaflar veya il, ilçelerde böyle tabelaya yabancı isim yazmalar olsa olsa basit bir özentidir.
Unutmayalım ki dünyanın en zengin, en güzel ve en büyük dillerinden birisidir dilimiz. Her Türk genci Türkçemizi sevmeli ve saygı göstermelidir. Dilimizi içten ve dıştan gelebilecek zararlı etkilerden ve zorlamalardan korumalıdır. Milletinin bekasını da burada görmelidir. Çünkü dil nesiller arasındaki kültür aktarımında köprü görevi görmektedir. Bu köprüyü sağlam tutmak zorundayız. Sadece kulaktan dolma, çevreden edindiğimiz bilgilerle kalmayıp, Türkçemizin bağlı olduğu kuralları kullanarak konuşmalı ve yazmalıyız. Zaten iyi konuşmak ve yazmak için bu şarttır.
Son yıllarda toplumumuzdaki yabacı dil özentisi giderek yaygınlaşmaktadır. Yabancı kelimeler artık caddelerimizi, kitaplarımızı, gazetelerimizi, dergilerimizi, televizyonlarımızı işgal eder hale geldi. Peki, bizler ne yapıyoruz bu noktada? Kimse alınmasın gücenmesin! Bizler hala e-mail diyoruz e-posta demek varken! Bir sele kapıldık gidiyoruz. Oysa ki direnmeli, gayret etmeliyiz. Bakın bir bilgisayar kelimesi ne güzel yerleşti dilimize. Artık hiçbirimiz computer (kompüter) demiyoruz. Bu güzel bir örnektir. Teknoloji geldiği yerin kültürünü de birlikte getiriyor. Bundan dolayı dikkatli olmalıyız. Bu noktada milli hassasiyetlerimiz devreye girmeli. Gelen teknolojiyi Türkleştirmeliyiz. Büyük şairimiz Yahya Kemal “Türkçe ağzımda anamın ak sütü gibidir” der. Okullarımızda çocuklarımıza Türkçemizin güzel ve estetik örneklerini okutarak ana dillerinden tat almalarını sağlamalıyız.
Küreselleşme uğruna hiçbir Avrupa ülkesi ana dilinden taviz vermiyor. Özellikle bu konuda çok tutucu davranıyorlar. AB ülkelerinin ürünlerine yabancı isim vermediklerini, tabelalarında yabancı isim kullanmadıklarını, dillerine büyük özen gösterdiklerini hepimiz biliyoruz artık. Ülkemizde ise son yıllarda büyük bir hızla, yabancı isim kullanan işyerlerinin sayısı artıyor. İşin acı tarafı ise bu işyeri sahiplerinin öz be öz Türk evlatları olması. Lütfen bu konuda duyarlı olalım.

Yazarken, okurken, konuşurken Türkçe için, dünyanın en güzel dilini yaşatmak için gayret gösterelim. Unutmayın dili gidenin vatanı da gider, dini de gider!
İşadamı
Tecdespor Kulüp Başkanı
44 Malatyaspor As Başkanı
MASTÖB Genel Başkan Yardımcısı

Hulusi AKKOYUN
http://www.malatyabeydagi.com/haber/2790/dilimizi-kaybediyor-ve-yabancilasiyoruz.html

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.