FKA: MADDE BAĞIMLILIĞI ÇALIŞTAYI BİNGÖLDE GERÇEKLEŞTİRİLDİ
KAMUOYUNUN DİKKATİNE;
FKA
Kalkınma Kurulu Sosyal Yapı Komisyonu 6 Mayıs 2014’de Bingöl Kültür Merkezi Toplantı
Salonunda toplanmış ve “Gençlerde Madde Bağımlılığı ve Alınacak Tedbirler”
temalı bir çalıştay gerçekleştirmiştir. Çalıştaya uzman katılımcı olarak İnönü
Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr.
Birgül Cumhurcu davet edilmiştir. Kalkınma Kurulu Başkanı Prof. Dr. İbrahim
Gezer tarafından yönetilen ve TRB1 bölgesi kapsamındaki Malatya, Elazığ, Tunceli
ve Bingöl illerinden ilgili bütün kişi ve kurumların katılımıyla
gerçekleştirilen çalıştayın sonuç bildirgesi aşağıya alınmıştır.
1.
Gerek
ülkemizde gerekse bölgemizde madde bağımlılığı özellikle gençler arasında hızla yayılmakta ve madde kullanım yaşı gittikçe
düşmektedir. Maalesef bazı gençlerimiz ergenlik
dönemi problemleri arasında bocalarken sorunlarının çözümünü uyuşturucularda
aramaktadır.
2.
Uyuşturucu maddeler, kimyasal yapıları
gereği merkezi sinir sisteminin reseptör hücrelerine bağlanarak etki gösterirler
ve bağımlılık oluştururlar. Tedavi amacıyla verilen uyuşturucu nitelikli
ilaçların aşırı ve yanlış kullanılmasıyla da bağımlılık oluşabilir. Bu yüzden hekim
önerisi hariç keyif almak ya da sakinleşmek amacıyla ilaç alımından
kaçınılmalıdır.
3.
Uyuşturucu madde bağımlılığında sosyal
çevrenin önemli bir rolü vardır. Özellikle ergenlik döneminde grupların etkisi çok
büyüktür. Grup üyelerinin telkini ve baskısı, merak ve macera tutkusu,
yasaklara karşı gelme duygusu, geçici mutluluk sağlama isteği, sorumluluktan
kaçma ve başarısızlık duygusundan kurtulma beklentisi gibi nedenlerle kişiler
uyuşturucu maddeleri denemektedirler. "Nasıl olsa ben alışmam, bir defa
denemekten ne çıkar, istediğim zaman bırakırım" gibi düşüncelerle başlanılan
bu süreç çoğu zaman bağımlılıkla sonuçlanmaktadır. Ayrıca aile içindeki
huzursuzluklar, ailede uyuşturucu kullanan bireylerin varlığı, aşırı kısıtlayıcı
ve baskıcı tutumlar ile aşırı serbest davranılması gibi sebepler de kişileri
uyuşturucuya itebilmektedir.
4.
Uyuşturucu tacirlerinin hedef kitlesi
gençlerdir. Gözlerini para kazanma hırsı bürümüş bu kişiler lise ve üniversite
gençleri arasında uyuşturucu madde kullanımını yaygınlaştırarak büyük paralar
kazanmaktadırlar.
5.
Ülkemizde uyuşturucu maddelerin üretimi,
ithali, alımı, satımı, bulundurulması ve alımına yardımcı olunması suçtur ve
ağır cezalar uygulanmaktadır. Güçlü ağrıkesiciler ve sakinleştirici ilaçlar da
özel reçetelerle satılmakta ve Sağlık Bakanlığı tarafından sıkı şekilde
denetlenmektedir. Buna rağmen uyuşturucu maddelerin alımı ve satımının önüne
geçilememektedir.
6.
Kesin olarak tespit etmek çok zor olmakla
birlikte gençler arasında uyuşturucu ve alkolü içeren madde kullanım oranının
%10 düzeylerinde olduğu tahmin edilmektedir. Sigara içme gibi kötü
alışkanlıkların oranı ise çok daha yüksektir.
7.
Gençlerdeki yersiz davranışlar, aşırı neşe
ve durgunluk, dalgınlık, unutkanlık arkadaşlardan ayrılarak yeni gruplara
katılma gibi değişiklikler uyuşturucu kullanmaya başlanıldığının belirtileri
olarak ortaya çıkmaktadır. Bu konuda anne baba ve öğretmenler oldukça duyarlı
davranmalıdır.
8.
Uyuşturucu maddeyle ilk tanışma döneminde ortaya
çıkan yalancı keyif alma duygusu kişiyi etkisi altına almaktadır. Bağımlılık
halinin oluşmasından sonra ise bu keyif alma duygusu kaybolmakta ve mecburi
kullanım başlamaktadır. Bu mecburiyet madde kullanılmaması durumunda oluşacak
sıkıntılardan kaynaklanmaktadır.
9.
Madde yoksunluğu kişilerde görme
bulanıklığı, göz bebeklerinde küçülme, ağız kuruluğu, ellerde titreme, nabız ve
solunum sayısında azalma, tansiyon düşüklüğü, kabızlık, hafızada zayıflama,
ruhsal durgunluk, dikkatsizlik, irade ve kişilik kaybı, halüsinasyon gibi
hallerin nüksetmesine yol açmaktadır. Kullanıma devam edilmesi durumunda ise
karaciğer, kalp, solunum ve sindirim sistemlerinde ciddi hasarların oluşmasına
yol açmaktadır. Bu aşamada kişi tam bir çıkmaza girmekte, kullanılması da
kullanılmaması da sorun olmaya başlamaktadır. Dahası bağımlılık, gittikçe daha
fazla miktarda madde kullanımına ihtiyaç oluşturmaktadır. Bu aşamadan sonra bu
illetten kurtuluş ancak ciddi bir tedaviyle mümkün hale gelmektedir.
10.
Başlama ve bağımlılık safhalarından sonra
gelen düşkünlük döneminde organlarda ağır hasarlar oluşmakta ve kişilerde
ruhsal çöküntü baş göstermektedir. Kalp ve solunum problemleri ile karaciğer
hastalıkları ortaya çıkmakta, aşırı zayıflama, kusma, kalp ve solunum
yetmezliği görülmektedir. Bağımlının hastalıklara karşı direnci azalmakta, kişi
zatürre, hepatit ve AIDS gibi hastalıklara açık hale gelmektedir. Süreçte kişi
kendine bakamaz hale gelmekte ve yardıma muhtaç duruma düşmektedir. Bağımlı, madde
bulabilmek için her yolu denemekte, hatta suç işleyebilmektedir. Yaşantısını
devam ettirebilmek için gittikçe daha çok uyuşturucu almak zorunda olan kişi aşırı
doz alımına bağlı olarak zehirlenme ve ölüm olayıyla karşı karşıya
gelebilmektedir.
11.
Uyuşturucu bağımlılığının tedavisinde, bağımlının
tedaviye istekli olması ve bağımlılığın kalıcı organ hasarlarına ve ruhsal
çöküntüye sebep olmadan erken teşhis edilerek tedaviye bir an önce başlanılması
önem arz etmektedir.
12.
Uyuşturucu madde bağımlılığının
tedavisi; tedavi ve rehabilitasyon olmak üzere iki aşamada gerçekleştirilmektedir.
Tedavi aşmasında kişi bağımlı olduğu maddeden uzaklaştırılarak yoksunluk
belirtileri ile savaşılmaktadır. Vücut organlarında meydana gelmiş hasarlar
tedavi edilmeye çalışılmakta ve bağımlı hastanede gözlem altında tutulmaktadır.
Bu aşamada bağımlının yoksunluğa bağlı olarak geçirdiği krizler son derece
tehlikeli olabilir. Bu yüzden ölüme ve intihar girişimlerine sık rastlanır.
Vücuttan toksit madde uzaklaştırılıp yoksunluk belirtileri kaybolduktan sonra
ikinci aşamaya yani rehabilitasyon aşamasına geçilir.
13.
Rehabilitasyon aşamasında kişilerin ruhsal
problemleri çözümlenmeye çalışılır. Bu aşama olmaksızın tedavide başarı %10
düzeylerinde kalmakta ve çoğu durumlarda bağımlı tedaviden kısa bir süre sonra
tekrar madde kullanmaya başlamaktadır. Oysa rehabilitasyon aşamasında kişi
tekrar işgücüne kazandırılarak topluma yararlı hale getirilir, boş zamanlarını
değerlendirebileceği hobiler kazanması sağlanır ve aidiyet duygusunu tatmin
edebileceği arkadaş ortamları hazırlanır. Kötü arkadaş çevresinden
uzaklaşmasına ve kendine destek olacak kişilerle bir arada olmasına çalışılır.
14.
“Sağlığa zararlı alışkanlıklardan
korunmak, bu zararlı alışkanlıkların tedavisinden çok daha kolaydır” (S.
Saygılı) yaklaşımından hareketle gençleri bu zararlı alışkanlıklardan koruyacak
tedbirler geliştirilmelidir.
15.
Uyuşturucudan
korunmada en büyük görev aileye ve okula düşmektedir. Özellikle anne ve babalar
ile öğretmenler çocuklara iyi örnek olmalıdır. Çocuklar ve gençler ihtiyaç duyduklarında
anne babaları ve öğretmenleriyle rahatlıkla konuşabileceklerini bilmelidirler.
Aile ve okul, çocuklar ve gençler için çekim merkezi ve mutluluk kaynağı haline
getirilmelidirler. Ailenin ve okulun çekim alanında tutulamayan bir gencin
başka merkezler tarafından mıknatıs gibi çekileceği unutulmamalıdır.
16.
Gençler içki, uyuşturucu, kumar, şans
oyunları ve fuhuş gibi zararlı kültürün filizlendiği birahane, pub, diskotek,
kahvehane, kumarhane, meyhane ve benzeri ortamlardan uzak tutulmalı, bunlar yerine
boş zamanlarını daha faydalı değerlendirebilecekleri spor, musiki, sanat vb.
alanlara yönlendirilmelidir.
17.
Güvenlik güçleri tarafından uyuşturucu
tacirlerine karşı alınacak önlemler arttırılmalı ve özellikle gençlerin çok
uğradığı internet kafe vb. mekanlar düzenli denetlenmelidir.
18.
Ailelere,
gençlere ve çocuklara yönelik eğitim çalışmaları arttırılmalı, sistematik hale
getirilmeli ve uzman kişiler tarafından yürütülmelidir. Ayrıca bu gibi zararlı alışkanlıkların panzehiri olan toplumsal
değerlerimiz önemsenmeli ve gençlerimize benimsetilmelidir.
19.
Bir toplumun geleceği yetiştireceği
sağlıklı, yetenekli ve sorumluluk sahibi bir gençliğin varlığına bağlıdır.
Böyle bir gençliğin yetiştirilmesi için hiçbir fedakârlıktan kaçınılmamalı ve
tüm imkânlar seferber edilmelidir. Madde bağımlılığı, böyle bir gençlik için en
büyük tehdittir. Entelektüel derinliğe, duygusal inceliğe ve ahlaki olgunluğa
sahip bir gençliğin yetiştirilebilmesi bu tehditle etkin bir mücadeleye
bağlıdır. Bu hususta ilgili tüm taraflar üzerlerine düşen sorumluluğu yerine
getirmelidir.
Kamuoyuna
saygıyla duyurulur.
Prof.
Dr. İbrahim GEZER
FKA Kalkınma Kurulu Başkanı
http://www.malatyabeydagi.com/haber/2152/fka-madde-bagimliligi-calistayi-bingolde-gerceklestirildi.html
Hiç yorum yok: